Sun İnşaat

Sun İnşaat

Akbük
Ege güneşi ışığını, en canlı sarıyla mavinin umuduyla ve huzur dolu yeşille harmanlayıp Akbük’e hediye eder. Güneşin gökyüzünde bir gelin gibi salındığı, yağmurun şarkılarla coştuğu havasının hiç üşütmediği bir tabiat harikasının adıdır Akbük… Ege kıyılarında sevimli bir belde, benzersiz coğrafik konumu, mükemmel iklimi ve doğal zenginlikleri, güzel sahilleriyle cennetten bir köşe Akbük…

Coğrafik Konumu
Akbük, Didim ilçe merkezine 23 km, Aydın il merkezine 106 km uzaklıktadır. 5 bin hektarlık alanı kapsayan belde, Mandalya Körfezinin Akbük koyuna hakim bir şekilde 15 km’lik sahil şeridine ve Çukur, Yavan, Yarık isimli üç koya sahiptir.

Sahilleri
Akbük sahilleri, Ege kıyılarının en genişve en çok tercih edilen sahillerindendir.  Akbük sahili limandan doğu ve batı yönlerinde geniş bir yürüyüş bandına sahiptir.

Turizm
Akbük büyük şehirlerin kalabalığından metropol yaşantısından, gürültüden uzak, havası tertemiz, denizin mavisi ile ormanın yeşilinin buluşma noktası, denizin, güneşin kumsalın tadını çıkarmak isteyen tatilciler için adeta bir tatil cennetidir. Akbük aynı zamanda turizmin yeni gözdesi, oteller, pansiyonlar, tatil köyleri, barlar, diskolar ve kentsel donanımları ile modern bir kent olma yolunda hızla ilerlemektedir. Diğer kıyı bölgelerindeki pek çok turizm merkezinde karşılaşılan betonlaşma, kirlilik ve aşırı kalabalık başta olmak üzere diğer olumsuz etkenlerden uzak olması doğallığını kaybetmemiş olması Akbük’ü çekici kılmaktadır.

Sağlık Turizmi
Yeşille mavinin, güneşle gölgenin iç içe geçtiği Akbük’te doğanın bütün cömertliğiyle yaşayanlarına sunmuş olduğu güzelliklerin yanı sıra tıbbın müzmin hastalığı olan astıma meydan okuyan oksijeni ile beldeye gelen hastalara ciddi bir tedavi imkanı sunarak hastalık üzerinde ilaç bıraktıracak olanakları sağlamaktadır. Bol oksijenli havası, denizden gelen iyotlu hava esintisiyle birleşince astım hastaları üzerinde mucizevi bir etki göstermektedir. Bu özelliği Akbük’ü sağlık turizmi konusunda da vazgeçilmez kılmaktadır. Eğer astım hastasıysanız Akbük’te ki bu muhteşem havayı koklamak size iyi gelecektir.

Su Sporları
Akbük, yelken ve su kayağı gibi spor dalları için uygun bir körfezdir. Her geçen gün su sporlarına ilgi giderek artmaktadır. Akbük’ün tertemiz sahilinde irili ufaklı kumsallarında rahatlıkla güneşlenebilir, denizin, kumun tadını çıkarabilirsiniz, sabah yürüyüşleri yapabilir, sahildeki spor aletlerinde deniz kenarında sporunuzu yapabilirsiniz.

Doğa Yürüyüşleri
Akbük’te yapabileceğiniz bir diğer spor dalı ise doğa yürüyüşleridir. Akbük ormanları doğası asırlık ağaçları ile keşfedilmeyi beklemektedir.

Balıkçılık
Doğanın oldukça cömert davrandığı Akbük’te denizin dibinde su kaynakları bulunmaktadır. Bu doğal kaynaklar sayesinde körfez kir tutmamakta ve Akbük denizinin balıkları enfes bir lezzet almaktadır. Zengin balık çeşidiyle yöremiz halkının vazgeçilmez besin kaynaklarından biri olmuştur balıkçılıktır.
Yöremizde en lezzetli balık çeşitleri çipura, levrek, dil balığı
ve sarıyanak kefalidir.

Tarihçe ve Tarihi Yerler
Akbük’te ilk insan yerleşiminin varlığı antik dönemlere kadar uzanmaktadır. Akbük yöresinde ilk yerleşimin izleri, Kalkolitik Çağa M.Ö. 4 bin yıllarına kadar dayanmaktadır. (Kalkolitik Çağ: tarih öncesi uygarlığının gelişme sürecinde Neolitik Çağdan sonraki ve Tunç Çağından önceki 4. aşama.) arkeolojik bulgulara göre özellikle Saplı Ada ve Kömürlü ada arasında Tunç Çağa ait yani M.Ö. 3000 yıllarına ait buluntular ele geçirilmiştir. Akbük Batı Anadolu’nun tarih çağları öncesine ait buluntu vermesi açısından önemlidir. Arkaik dönemde yani M.Ö. 6. Yüzyılda Akbük yöresinde Teıckıoussa kentinin büyük bir kent olduğu bilinmektedir. Bu kentin antik bölgelerden İyonya Bölgesinin güneyinde, Milet kentinin 25 km kadar güneydoğusunda yer alıyordu. Bu kent Atikte-Delos Birliği listelerinde Milete bağlı olarak görülür. Saplı Ada da M.Ö. 6 yüzyıla ait Hippedamos planlı yerleşim sonraları tahrip edilmiştir. Yerleşim etrafındaki surlar deniz tarafından yok edilmiştir. Antik Çağda önemli bir yer tutan Akbük Beldesinde Rum Kilisesi bulunmaktadır.

Tarihi medeniyetlerin durağı gibidir Akbük…

Rum Kilisesi
Tarihi Rum Kilisesi günümüzde halen sağlam olup Belediyemiz öncülüğünde restore edilerek 2007 yılından itibaren Kültür Merkezi ve Kütüphane olarak hizmet vermeye başlamıştır. Kilise Osmanlı Döneminde 1870’lerde yapılmıştır. Akbük Belde merkezinde iskelenin kenarında yer almaktadır. 1970’lerde ilkokul olarak kullanılan kilise iki giriş kapısına sahip olup taş işçiliğin güzel bir örneğini sergilemektedir.

Şapelin (Tonozlu Yapı)
Roma’nın Hristiyanlığı baskı altında tuttuğu döneme ait olan ve gizli bir tapınma yeri olarak şapelin özenle korunarak bugüne kadar muhafaza edilmiştir. Bu taş yapının daha önce o bölgede yaşamış yaşlıların söylediklerine göre bir dönem çamaşırhane ve çeşitli amaçlar için kullanıldığı bilinmektedir.

Tarihi Su Sarnıcı
Rumlar zamanından kalma su kanalları ile zamanın en görkemli mimarisini çizmiş olan Sarnıç zamanında Akbük’ün en görkemli içme suyu kaynaklarından birisiymiş. Zaman ne kadar zalimce akarsa aksın, değişim ne kadar barbarca olursa olsun; Akbük’ün yıllar öncesine dayanan ve kalıntılarını ancak ve ancak yüzeyden görebileceğimiz şehir ve ev duvarlarının yıkık kalıntılarını görünce o şehri tekrar kurmak isteği dürtüleyip durur insanı…

Saplı Ada
Günümüzde halen kıyı ile arasında bir köprü gövdesi gibi uzanan, ayrı bir diyar, ayrı bir doğa güzelliği olan Saplı Ada da İ.Ö. 6. Yüzyıla ait Hippedamos planlı yerleşimi, sonraları tahrip edilmiştir. Yerleşim etrafındaki surlar,deniz tarafından yok edilmiş olmasına rağmen bu surların kalıntılarına yer yer adanın bazı kesimlerinde rastlamak mümkündür.Saplı Ada aslında bir ada değil; yarım adadır. Denizin içinden bir aracın bile kolayca geçebileceği bir deniz yolu bulunmaktadır. Deniz çekildiğinde adaya yürüyerek yada araçla geçilebilir zaman zaman deniz yükseldiğinde kara ile bağlantısı kesilmektedir. Tepeden bakılınca bir cezveyi andıran Saplı ada çevresindeki kumsallar enfes bir seçenektir Akbük’te.

Saplı ada bir toprak parçası değil denize uzanan bir balkondur sanki. İlkbaharda deniz ve toprak kokularıyla ve kokuları taşıyan rüzgarlarıyla Akbük’te yaşamak bir ayrıcalık haline gelmektedir.